- 08/05/2019
BÖBREK NAKLİ
Böbrek naklini, canlı ya da ölmüş birinden alınan organın, böbrek yetmezliği olan bir hastaya nakledilmesi olarak özetleyebiliriz. Bu ameliyattan sonra hastalar bazı ilaçlar kullanır ve tamamen normal hayatına devam ederler, ancak en önemlisi nakille birlikte hastaların yaşam süresi uzar. Diyaliz yöntemleri en iyi şartlarda bile bir böbreğin yaptığı işin yüzde 5’ini yapabiliyor. Oysa nakil yapıldığında vericiden alınan böbrek, sağlıklı bir böbrek gibi çalışıyor. 35 yaşındaki bir hastanın diyalizle beklenen yaşam süresi ortalama 8 yıl. Böbrek nakliyle bu rakam 24 yıla çıkıyor…
WHN, böbrek naklinde başarı ve güvene dayalı fırsatlar sunmaktadır.Tüm süreci dünya standartlarında hastanelerimizde, başarılı doktorlarımızla sizlere hizmet ederken en uygun maliyetle sizin için yönetiyoruz.
Böbrek naklinin diyalize göre avantajları nelerdir?
Hiç şüphesiz son dönem böbrek hastaları için böbrek nakli en iyi tedavi yöntemidir. Diyaliz yöntemleri (hemodiyaliz veya periton diyaliz) en iyi şartlarda sağlıklı bir insanın yaptığı işin yüzde 5’ini yapabilir. Başarıyla nakledilen böbrek ise bunun 10 katını (sağlıklı bir insanın her iki böbreğinin yaptığı işin yüzde 50’si) sağlar. Naklin, böbrek yetmezliği olan hastalara sağladığı en büyük yararlardan biri ‘diyalizden kurtulmaktır.
Kimler böbreğini verebilir?
Sağlık Bakanlığı tarafından canlıdan organ ve doku nakillerinin denetiminin kolaylaştırılması amacı ile ‘Ulusal Organ ve Doku Nakli Koordinasyon Sistemi’ yönergesinin 7’nci bendinde yapılan değişiklik 28 Haziran 2004 tarih ve 4690 sayılı onay ile yürürlüğe girdi. Buna göre, canlıdan organ ve doku nakli, alıcının dördüncü dereceye kadar (dördüncü derece dahil) kan ve kayın hısımlarından yapılabiliyor. Bu kapsam dışında kalan organ ve doku verici adayların durumları, ilgili organ ve doku nakli merkezindeki yerel etik kurul tarafından değerlendirilip uygun bulunması halinde nakli gerçekleştirilebilir. Dördüncü derece hısımlık bağı ile ilgili olarak; Türk Medeni kanununun 17’nci Maddesi’nde ‘kan hısımlığının derecesi, hısımları birbirine bağlayan doğum sayısıyla belli olur’ deniyor. Buna göre; kan hısımlığında kişinin akrabalık derecelerine göre;
Birinci derece akrabaları:
Annesi-babası-çocuğu
İkinci derece akrabaları:
Kardeşi-dedesi-ninesi-torunu
Üçüncü derece akrabaları:
Amcası-halası-dayısı-teyzesi-yeğeni (kardeş çocuğu)
Dördüncü derece akrabaları:
Üçüncü derecedekilerin çocuklarıdır. Kayın hısımlığında ise kişinin eş tarafından akrabaları aynı şekilde derecelendiriliyor.
Çapraz nakil nedir?
Yakınlarından kan grubu uyumlu vericileri olmayan hastalara uygulanan bir yöntemdir. Kan grubu uymadığı halde yakınına böbrek vermek isteyen çiftler, organ nakli merkezinde doku uyumları göz önüne alınarak çapraz nakle hazırlanır. Örneğin kan grubu A olan bir alıcının, kan grubu B olan yakını, böbreğini kan grubu B olan başka bir hastaya verirken, ikinci hastanın kan grubu A olan vericisi de böbreğini ilk hastaya verir. Kan grubu A veya B olan hastalar kan grubu uyumlu vericileri olmaması durumunda çapraz nakil adayı olabilirler. Burada bilinmesi gereken önemli nokta, kan grubu 0 veya AB olan hastaların çapraz nakil olma şansı daha düşüktür. Sonuçta çapraz nakillerdeki vericiler de akraba olmadığından bu nakillerde her iki çiftin etik kurul onayı alması zorunludur.
Kan Grubu ve Doku Uyumu
Böbrek alıcısı ile böbrek vericisi arasında yapılacak değerlendirmede birincil önem kan grubu uyumudur. Bir kişiye kan verebiliyorsanız, böbrek de verebilirsiniz. Rh grubunun böbrek naklinde bir önemi yoktur. Yani, Rh negatif bir kişi Rh pozitif bir kişiye ya da tersi durumlarda böbrek verebilir. Kan grubu uyumu olmaması halinde çapraz nakil gündeme gelir. Bu nakil en az iki çiftin böbrek değişimi esasına dayanır.
Doku Uyumsuzluğu Durumunda
Doku uyumundan daha çok, doku uyumsuzluğunun olup olmadığı önemlidir. Vericiden alınan böbreğin doku grupları alıcı ve vericinin tek yumurta ikizleri olması dışında alıcıdan farklılık gösterir. Anne ve babadan alınan böbreklerin çocuklarına nakledilmesi halinde sıklıkla yarı yarıya doku benzerliği mevcuttur. Akraba olmayan karı koca arasında yapılan böbrek nakillerinde ise sıklıkla hiçbir doku benzerliği görülmez. Buna rağmen başarıyla böbrek nakli gerçekleştirilebilir. Asıl belirleyici olan hastaya nakledilecek böbreğin dokularına karşı, hastada önceden gelişmiş bir savunma olup olmadığıdır. Yapılan testler bu anlamda bir uyumsuzluk olup olmadığını araştırır. Bu testlerin sonucunun, “böbrek naklinin gerçekleşmesine uygun” olarak değerlendirilmesi; ameliyatta vericiden alınan böbreğin alıcıya nakledilmesi sonrasında, damarları açıldığında böbreğin bağışıklık sistemi açısından çalışmasına engel bir durum olmayacağı anlamına gelir.
Ameliyat gerçekleştirildikten sonraki süreçte ömür boyu hastanın kendisine nakledilmiş böbreğin farklı bir kişiye ait olduğunu anlamaması ve organı reddetmemesi için ilaç tedavisi uygulanır. Bağışıklık baskılayıcı tedavi olarak adlandırılan bu tedavi, ameliyattan sonraki erken dönemde biraz daha yoğun, ilk 3 aydan sonra ise dozları ve sayıları azaltılarak uygulanır. Ancak ömür boyu devam edecek bir tedavidir. Alıcının veya vericinin viral hepatit hastası olması nakil için mutlak engel değildir. Gerekli kontroller, testler yapılarak ve koruma tedavileri düzenlenerek nakil gerçekleştirilebilir.
Doku uyumu nedir, böbrek nakli için doku uyumu gerekli midir?
Böbrek nakli dendiği an akla doku uyumu gelir. Organ naklinde doku uyumuna sadece böbrek naklinde bakılır. Yani ne pankreas ne karaciğer ne kalp ne incebağırsakta doku uyumuna bakılmaz. Doku uyumu, kan grubu gibidir. Her insanın doğal olarak 6 doku grubu vardır. Dokuların üçünü anneden, üçünü de babadan alırız. Yani genellikle doku uyumumuz annemizle yüzde 50, babamızla yüzde 50’dir. Kardeşlerle bu oran daha yüksek olabilir ya da daha az olabilir. Hatta bazı kardeşler arasındaki doku uyumu yüzde 100 yani 6’da 6 olabilir. Amerika’nın resmi verilerine göre; canlı vericili böbrek nakillerinde 5 yıllık başarı oranı, Türkiye’de daha önce bilinenin aksine yalnızca doku uyumu yüzde 100 olan alıcı ve vericiler arasında diğer uyum oranlarına göre farklıdır. 6 doku grubundan 5’inin uyum gösterdiği çiftler arasında yapılan böbrek nakillerinde, 5 yıl sonrası başarı oranı yüzde 80 iken, hiç doku uyumu olmayan çiftler arasında bu oran yüzde 79’dur. Bu nedenle böbrek nakillerinde çağdaş uygulamalarda doku uyumu sorunu büyük ölçüde ortadan kalkmıştır. Çünkü burada şu mantıkla hareket ediliyor: Yüzde 100 uyumu varsa böbrek nakli yapalım ama yoksa da o hastayı diyalize terk etmeyelim.
Böbrek Nakline Hazırlık Ne Kadar Zaman Alır?
Nakil süresi, böbrek alıcı ve verici adaylarının muayene ve tetkik sonuçlarına bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Yandaş hastalık veya ileri tetkik gerektiren bulgular söz konusu olmadıkça hazırlıklar 3-4 iş gününde tamamlanabilmektedir. Böbrek nakli ameliyatla tamamlanan bir tedavi değildir. Ameliyatla başlar ve ömür boyu devam eder. Bu nedenle hazırlıklar tamamlanıncaya kadar geçen süreç kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Zira özellikle canlı vericili böbrek naklinde hedef en yüksek başarı oranının sağlanmasıdır.
Nakledilen Böbreğin Ömrü Ne Kadardır?
Canlı vericili böbrek nakli sonrası bildirilen başarı oranları yüzde 93-98 aralığındadır. Başarı oranlarının yüksek olması nedeniyle ‘böbrek nakli’ altın standart tedavi haline gelmiştir. Ancak unutulmamalıdır ki, sonuçta böbrek nakli de bir tedavi yöntemidir. Dolayısıyla yüzde 100 başarı vadeden bir tedavi değildir. Başarıyı belirleyen pek çok faktör mevcuttur. Hastanın genel sağlık durumu, sosyal alışkanlıkları (sigara, alkol), tedaviyi gerçekleştirecek ekibin deneyimi, hastanın tedavi sonrası ilaçlarını doktorlarının önerileri doğrultusunda saati saatine alması, poliklinik kontrollerine uyum göstermesi gibi pek çok faktör sonucu etkiler.
Hiçbir sorun yaşamadan böbrek nakli sonrası uzun bir dönem geçiren bir hastanın doktorlarına danışmadan ilaçlarını kesmesi ile böbrek reddi gerçekleşebilmektedir. Bu nedenle böbrek nakline aday bir kişiye nakil sonrası ilaç kullanacağı, düzenli poliklinik kontrollerine geleceği ayrıntılı olarak anlatılır.
Taburcu Olan Hastaların Evlerinde Nelere Dikkat Etmeleri Gerekir:
Böbrek nakli olan hastalar sıklıkla enfeksiyon korkusu ile evi temizletme konusunda aşırı hassasiyet gösterir. Enfeksiyon kaynağı sıklıkla ellerimizdir. Evin steril hale getirilmesi hem imkânsız hem de gereksizdir. Evde nezle, grip gibi bulaşması kolay viral hastalığı olan biri ile yakın temastan kaçınmaları, evin iyi havalandırılması, tuvalet kullanımı sonrası doğru el temizliği, havlularının ayrılması, sıvı sabun kullanımı yeterlidir. Maske kullanımı sadece iyi havalanmayan kalabalık ortamlarda faydalıdır. Açık havada maske kullanımına gerek yoktur. Hastanın taburculuk sonrası evinde ailesiyle birlikte yemek yemesinde, televizyon seyretmesinde sakınca yoktur.
Hava şartları müsaade ettiği ölçüde hafif yürüyüşlerle egzersiz önerilir. Taburculuk sonrası ilk bir ay tek başına araba kullanılması önerilmez. Poliklinik kontrollerinde doktorunun bilgisi dahilinde gündelik yaşam faaliyetleri planlanır. Böbrek alıcı hastalarına taburculuk sonrası 3 ay rapor düzenlenir. 3 ayın sonunda hastanın durumuna göre işe başlamalarına müsaade edilir.
Beslenme Konusunda Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?
Böbrek nakli sonrası beslenmede ilaçlara etki eden bazı besinler, “greyfurt başta olmak üzere” kesinlikle yasaktır. Çünkü, kullanılan bağışıklık baskılayıcı bir ilacın kan düzeyinde belirgin yükselmesine neden olabilmektedir.
Aktarlarda yapılmış bitkisel karışım çayları çok farklı bitkiler içerebildiğinden bilinemeyecek etkileri açısından önerilmemektedir. Sağlıklı beslenme sınırları içerisinde, ağırlıklı olarak zeytinyağlı Akdeniz mutfağı önerilir.
Kreatinin değerlerinin normale gelmesi ve kullanılan kortizol ilacı nedeniyle belirgin bir iştah artışı söz konusu olabilmektedir. Bu nedenle iştaha aldanmadan beslenmeye dikkat etmek gerekmektedir. Kilo almanın ek sağlık sorunlarını davet edebileceği unutulmamalıdır. Şekerli gıdalardan, hamur işlerinden ve tuzdan uzak durmak gerekir. Salata tüketimi en faydalı beslenme alışkanlığıdır. Ancak salatalık malzemelerin iyi yıkanması, sirkeli suda bekletildikten sonra kullanılması son derece önemlidir. Dışarda açıkta satılan gıda ürünleri tüketilmemelidir.